12 Ağustos 2014 Salı

VEFATININ 15.YIL DÖNÜMÜNDE CAN YÜCEL'İ ANMAK

 
Yıllar önce bir Milli Eğitim Bakanı'nın makam odasının kapısı çalındı,içeriden kararlı ve tok bir ses ''girin'' diye seslendi,oldukça mütevazi süslenmiş bir odaya iki lise talebesi girdi.

   Tombul yanaklı olan, Milli Eğitim Bakanı'na yanaşarak ''Babacığım merhaba elini öpmeye geldik Gazi ile beraber..'' diyerek arkadaşını gösterdi,mezun olmuşlardı iki samimi arkadaş oldukları liseden Gazi ve Can, bakanın elini öptükten sonra masanın karşısındaki koltuklara oturdular.

    Tombul yanaklı çocuk söz aldı: ''Babacığım biliyorsun okulumuzu her ikimiz de başarı ile bitirdik ve bir yıldır para biriktiriyorduk,eğer senin de iznin olursa bakanlığın bursundan yararlanıp Amerika'ya okumaya gitmek istiyoruz.'

    Kısa bir süre yaşanan sessizliğin ardından bakan ''Oğlum biraz dışarı çıkar mısın,bizi arkadaşınla bir-iki dakika yalnız bırak'' dedi ve oğlu dışarı çıktıktan sonra çocuğa dönerek şunları söyledi:

  ''Bak evladım,ben sizin gibi başarılı öğrencilerin yurt dışında öğrenim görmelerini her zaman desteklerim,fakat bir bakan olarak oğlumu Amerika'ya gönderirsem bunu başkaları farklı değerlendirecektir,bu yüzden sadece sana burs veriyorum,gerekli işlemlerin yapılması hususunda talimatı vereceğim az sonra..hayırlı olsun''

    Heyecan içinde kapının önünde bekleyen Bakan'ın oğluna sarıldı çocuk: ''Can,sana bir iyi bir de kötü haberim var.Baban bana burs verdi fakat seninkini onaylamıyor.'' tombul yanaklı çocuk elini cebine atıp içi para dolu mendili arkadaşına uzatarak ''al bunları Gazi,bana lazım değil nasılsa artık bu para'' dedi ve bir yıldır kurduğu Amerika hayallerini arkadaşının avucuna uzattı..

    Oğlunun geleceğini bile ülkesinden sonra düşünen onurlu Milli Eğitim Bakanı, Hasan Ali Yücel;
    Oğlu büyük edebiyatçı Can Yücel;
    Ve onun lise arkadaşı,dünyanın en önemli beyin cerrahlarından Prof.Dr. Gazi Yaşargil idi..

Kendisine 'Nasılsınız?' diye soran üniversite öğrencilerine,güncelliğini hiç yitirmeyen bir şekilde;

''memleketin hali benim halim.
öyle bir kabız olmuşum ki;
boğazıma kadar bok içindeyim.'' şeklinde cevap verir..

Bazen Deniz' lerin ardından 'Mare Nostrum' der devrime olan özlemini dillendirir;

En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim,
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun.
Böyledir yani Can Yücel..


       Biz 'sosyal medya nesli' olarak hemen her gün karşılaşırız onunla.Az-çok bilinir o yüzde nüktedanlığı.Tabi hepsinin doğru olduğu söylenemez fakat genel anlamda argoyu seven,fakat bu argoların hepsinde buram buram samimiyet kokan güzel insandır kendisi.Bizi,bize en iyi anlatan şairlerden olduğundan olsa gerek bundan sonra da dilimizden düşmeyecek onun dizeleri ve ironiden geçilmeyen hikayeleri..Kapanışı rahmetli Tuncel Kurtiz'in sesinden bir 'Sevgi Duvarı' şiiriyle yapalım istedik.. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder