5 Ağustos 2014 Salı

SEÇİM ARİFESİNDEKİ TÜRKİYE

         Türkiye,ilk kez kendi cumhurbaşkanını seçeceği seçimin arifesinde.Önümüzde 3 aday ve seçilecek 12.cumhurbaşkanı var.

         Bu tarz seçim önceleri ülke hep gergindi,kabul.Fakat bu sefer tansiyon her zamankinden ötede.Polemikler,tartışmalar,hakarete varan eleştiriler.Artılarıyla ve eksileriyle 3 adayı ele almak gerekirse:

        Recep Tayyip Erdoğan: Şu anda mevcut başbakan olması ve bu sebeple tüm devlet olanaklarını kullanması hasebiyle en güçlü aday konumunda.12 yıllık başbakanlık kariyerinde en güçlü yardımcısı olan hatip özelliği yine en güçlü yanlarından birisi.Fakat diğer taraftan her an sinirlenmeye meyilli ve kutuplaştırıcı tavrıyla kendisine oy vermeyen kitlenin büyük bir 'nefretiyle' karşı karşıya.Ayrıca geçen seneki Gezi olaylarındaki tavrı,cemaate karşı kullandığı ifadeler ve gittikçe artan siyasi otoriterleşme pek çok kişiyi şüpheye düşürüyor.Bunun yanı sıra ülkede uygulamayı planladığı 'devlet başkanı' modeli de pek çok insanı geleceğin Türkiye'si konusunda müpheme sürüklüyor.Tüm bunlara rağmen en büyük dayanağı hemen her seçimde aldığı büyük yüzdeli oy oranları ve seçmenlerin AKP'ye oy vermesindeki etkisini düşünürsek yine zafere en yakın aday konumunda.

      Ekmeleddin İhsanoğlu: Uzun süre çatı aday konusunda demeçler veren CHP-MHP biraz yol şaşırtarak sağ kesimden gelen ve siyasi zeminden uzak olan bir isimde uzlaştı.Fakat CHP'de parti içinde bile pek çok fikir ayrılığına düşürdü bu isim.CHP'nin oy tabanını düşünürsek pek de şaşırmamak gerekir.Bu isim düşünülürken muhtemel amaç sağ kesimden gelen iktidarın oylarını bölmek ve almaktı.Çünkü CHP ve MHP'nin seçimlerdeki seçimlerdeki oy yüzlerini göz önünde bulundurursak salt kendi yüzdeleri yetmeyecek.Bu yüzden Başbakan'ın zamanında İKÖ Genel Sekreterliği konusunda tam destek verdiği bir adayı tercih etti.Kendisi siyasetten her ne kadar uzak olmadığını belirtse de kendisinin Türkiye siyasetiyle pek içli dışlı olmadığı gerçek.Diplomasi alanında hayli birikimli olduğu bir gerçek,fakat Türkiye siyaseti ortamına ayak uydurması zaman aldı.Kendisini kabul ettirinceye kadar da zaten seçim zamanı geldi.
Fakat polemiklerden uzak kalarak herkesin takdirini kazandı.Başbakan'ın monşer yakıştırmasına verdiği cevap,basın konuşmasında -özellikle- bayan gazetecilere karşı kullandığı üslup,her platformda sergilediği muazzam duruşla kendisinin bizden biri olmadığının göstergesi adeta.Buna rağmen Türkiye siyasetinde pek yerinin olmaması kendisinin dezavantajı,bu da bir gerçek.

     Selahattin Demirtaş: Aslında kendisinin bu yarışta yer almasının en önemli nedeni gözdağı.Ayrıca CHP'nin sağ kesimden bir aday çıkarmasından sonra sol kesimdeki oy potansiyelinin artacağı da aşikar.Diğer taraftan çözüm sürecindeki isteklerinin yerine getirilmediği(!) mesajını,alacağı oy oranıyla yanıtlama düşüncesinde.Yaptığı mitinglerdeki sakin üslubu ve verdiği özgürlük,kardeşlik vs. mesajları çok hoş fakat işin arkasında yatan ideolojik yaklaşım pek çok insanın kendisine karşı ön yargılı olmasına vesile oluyor.Asıl amacı 2.tura kalmak ve gerek genel gerekse belediye seçimlerinde aldığı oy oranlarına bakarsak bu rakama ulaşacak gibi.

    Özetle,bu seçim Yeni Türkiye yolunda en önemli aşamalardan biri.Alman De Spiegel gazetesinin Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik 16 sayfalık Türkçe ek yayınlaması bunun göstergelerinden biri.Hepimiz için curcunasız,kavgasız,patırtısız bir seçim süreci olması ümidiyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder