24 Ocak 2015 Cumartesi

JOHN M. KEYNES - LİBERAL MİYİM? (1925) -BİRİNCİ BÖLÜM-





         ''Ben liberal miyim?'' ismi ilk olarak Cambridge'de Ağustos 1925'te Liberal Yaz Okulu'nda verildi. Daha sonra Ulus ve Athenaeum isimleriyle 8 ve 15 Ağustos'ta iki ayrı makale halinde yayımlandı.

          Yayımlanan hali, Keynes İşçi Partisi'ne ret konulu yazısının ayrıntılarındaki detaylar dışında orijinal metnin aynısıdır. Keynes'in Liberal Yaz Okulu'nda konuşması bittikten sonra paragrafların meydana getirdiği ana fikir; ''...sınıf savaşında beni eğitimli burjuvazinin yanında bulacaksınız''

        Ama temel zorluk bu değil. Ben önemli bir genel amaç için yerel vatanseverliğimi feda etmeye hazırım.Beni İşçi Partisi'nden uzak tutan gerçek sebep nedir?

        Benim temel pozisyonum, ona yaklaşılmadan açıklanamaz. Ben gelecekte, her zamankinden daha fazla, toplumun ekonomik çerçevesi hakkında soruların siyasi konulara uzaklığımın en önemli gerekçe olacağına inanıyorum. Ben doğru çözümün, daha fazla veya daha az okuma yazma bilmeyen seçmenlerin üstünde olan entelektüel ve bilimsel unsurları içereceğine inanıyorum.Şimdi, bir demokraside, her partiye kötü anlayışta bile olsa bağlılığı olanlar vardır, ve o tanıtmak niyetindeyken ya genel bir şekilde onları ikna ederek bu seçmenlerin güvenini kazanacaklar bu süreçte ya hiçbir partiden elde edemeyecekleri çıkarları sağlayacaklar ya da kendi tutkularını tatmin etmek niyetindeler. Yine parti aracılığıyla taraflar arasındaki farklarda demokratikleşme oldu  ve ayrıntıları demokratikleştirilmiş parti programını hazırlattı.Bu bağlamda Muhafazakar Parti çok iyi bir konumda.Partinin iç ayrıntılarını ve ekonomi politiğini dikte edebilirsiniz. Geleneksel Liberal Parti yönetimi de yeterince otokratik oldu. Son zamanlarda parti programının ayrıntılarını demokratikleştirmesi yönünde hareketler tedbirsiz olmuştur. Bu zayıf ve bölünmüş liderliğe karşı bir tepki; aslında, güçlü ve birleşik liderlik dışında yok olmuştur. Güçlü liderlik politikasının temel ilkelerinden olan seçkin tekniği, hâlâ dikte olabilir. Liberal Parti diğer taraftan, çok daha zayıf bir konumda bulunmaktadır. Ben partideki entelektüel unsurların yeterli kontrole sahip olacağını sanmıyorum.

             
                                                        -I-

         Bir siyasi hayvan doğarsa, en rahatsız olacağı şey bir partiye ait olmak değil; soğuk,yalnız ve beyhude olmasıdır.Parti güçlü ve onun programı ve felsefesi sempatik ise, aynı zamanda sokulgan,pratik ve iç güdüleri tatmini ne kolay ve ne hoş olmalı! Büyük bir abonesi ve onların boş zamanı olan bir siyasi hayvansa,o büyük bir değer!

         Siyasi hayvan bazen aşağılık sözler söyleyebiliyor. Yani neredeyse, kendisi dışında hepsi parti, o ayrı bir konumda. ''Ben hiçbir parti değilim adamım.'' O cazibe ilkesiyle ev bulamazsanız, o itme prensibiyle bulmak ve az sevmediği kimselere gitmek yerine; soğukta dışarda kalmak gerekir.

        Şimdi, kendi davasını yüklenmek ne entelektüel ne de manevi teselli amaçlı olmamalıdır. Sadece şaşırtma, heyecanlanma ya da geliştirmez özellikli olmamalıdır.

        Yeryüzünde ortak olan zihniyet, ne benim yaşam döngümü ne de kamu yararını teşvik etmemektedir. Hiçbir yere götürmeyecekse, hiçbir fikrimi karşılamayacaksa, hiçbir fikri standarda uymuyorsa; güvenli ve detaylı bile olsa var olan medeniyet derecesini korumak için düşünülen bir seçenek değil.

       O zaman benim İşçi Partisine katılmam gerekirdi. Bu, yüzeysel olarak daha çekici. Ama bunda aşırı zorluklar vardı. Öncelikle bu bir sınıf partisiydi ve bu benim sınıfım değil.Ben çıkarlarımızı düşünüyorum ve onu takip ediyorum. Bu, benim yerel ve kişisel vatanseverlik gibi görünen sınıf mücadelesi tıpkı herkes gibi beni kendi çevreme bağlıyor.Bana adalet ve sağduyu gibi görünen şeylerden etkilenebilirim fakat sınıf savaşımı beni eğitimli burjuvazinin yanında bulacaktır.

       Ama,her şeyden önce,ben İşçi Partisindeki entelektüel unsurların yeterli kontrole sahip olacağına hiç inanmıyorum; çoğu zaman kararlar hakkında kimin karar vereceğini bilmiyorum ve bence İsçi Partisi’nin tasfiyesini de parti yakında tayin edecektir. 

       Biz parti sorununu dikkate alırız ama olumlu yönü, biz önlemler alırız ya da biz erkekler umutlarımızı koymak isteriz, hem de her parti kasvetli. Ve nedense her durumda aynı. On dokuzuncu yüzyılın tarihi parti soruları geçen haftaki koyun gibi ölü; ve geleceğin soruları artık başgösterir iken, henüz parti soruları şeklinde değil ve eski parti hatları kesen konumda

           Sivil ve dini özgürlük, franchising, Dominion özyönetim, Lordlar Kamarası gücünü yoksayıp ve buna karşılık, gelirler ve servetler 'sosyal reform' için kamu gelirlerinin lüks kullanımı vergilendirilmesini bitirmek demek hastalık, işsizlik ve yaşlılık, eğitim, konut ve kamu sağlığı gibi sosyal sigortalara sorun yaratır.Burada içki ve serbest ticaret söz konusu değil.. Ve bu iki serbest ticaret hayatta olan, bir kaza, bir büyük ve canlı bir siyasi sorun olarak iki Liberal bireysellikte günümüzde de geçerli ve serbest ticaret -bırakınız yapsınlar argümanları-  ve karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olan her ülkenin kendi kaynaklarını kullanarak gelen akış faydaya dayalı ekonomik argümanı her zaman vardı. Ben artık serbest ticaret doktriniyle süslenmiş siyaset felsefesine inanıyorum. Uzun vadede ve genel olarak, teknik sağlam ve entelektüel sıkı tek politikası bence bu, çünkü ben serbest ticaret politikasına inanıyorum.

          Ama iki eski bir birleşik ve kesin programı ulaşmak için olsa bile, Liberal Parti toprak sorunu, içki sorunu ve yalnız serbest ticaret kendini sürdürmek, en iyisini almak için doğru değil mi? Bir Liberal olmak için olumlu argüman, şu anda, çok zayıf. Diğer partilerin olumluluk testi var mı peki?

         Muhafazakar Parti, her zaman bir fanatik ev olarak bir yere sahip olacaktır. Ama bu Liberal Parti kadar kötü durumda olduğu gerçeğini değiştirmez. Genellikle politika ya da şimdi ortalama Liberal gelen ilerici gençle Muhafazakar idealleri ayıran gerçek bir fark yok. Kişilerin yapıları bir ideoloji ya da derneklerin değildir. Hatta aristokrasi, toprak çıkarları, mülkiyet hakları, imparatorluğa övgüler, hizmetlerin gururu, yine İngiliz siyaset rehberlik güçleri asla değil. Eski savaş çığlıkları boğuk veya sessiz. 

          Muhafazakar Parti koşulları ilerici değişime adapte bireysel kapitalizmin sürümünü geliştiren ve kendini ilgilendiren bir şekilde olması gerekirdi. Sorun, şehir ve Meclis'te kapitalist liderleri Bolşevizm dediğimiz kapitalizmden korumak için ayırt edici yeni önlemlerin aciz olmasıdır. Eski moda kapitalizmin kendini savunmak entelektüel yetenekli olsaydı, birçok kişi; nesiller boyunca yerinden olmazdı. Ama neyse ki Sosyalistler için, bu şans çok azdır.

     

     

         Muhafazakar Parti her zaman fanatik kanat olacak, bu yüzden İşçi Partisi her zaman onları aramak için tercihleri ne olursa olsun (Felaket-Jakobenler), Bolşevik Partisi tarafından çevrili olacak gibi. Bu nefret mevcut kurumları küçümsüyor. Bu parti, sadece sosyal baskının olduğu atmosferde veya Die-Hard Üstünlüğüne karşı bir tepki olarak gelişir. Büyük Britanya'da da sayısal olarak parti, onun zıttı şekilde aşırı biçimde, çok zayıf. Yine bir seyreltilmiş form felsefesi bence, tüm İşçi Partisi içinde, aktif. Ancak liderleri kalbinde olabilir , İşçi Partisi her zaman Felaket Partisi kendi tam gelişimini bulmak için yaygın tutkular ve bazı itiraz edilmeye meraklı hırslara ihtiyaç duymaktadır. 

      Ben ne zamandan beri Liberalizmi savunmak istiyorum? Bir tarafta, Muhafazakarlık iyi tanımlanmış bir varlık, o güç ve tutku, ödünç, eğitimli, insancıl. Muhafazakarlara ahlaki ve entelektüel saygıyı ise serbest tüccarların 'iyi tip' dediğimiz bir sol sıfatı vermektedir. Diğer taraftan, çalışma ve bir ahlaki ödünç, eğitimli, insancıl, sosyalist reformcular 'en iyi türü' dediğimiz bir hakkı vermekte ve entelektüel saygınlık kazanmakta. Arasında herhangi bir şey için yer var mı? Her birimiz burada kendimizi Muhafazakar serbest tüccarların 'iyi tipi' ya sosyalist reformcular 'en iyi tip' olarak düşünelim, ve onunla ilgili verilmiş bir karar gerekmiyor mu?

     Öncelikle, bu geçmişin ölü ağacının kendisini özgürleştirmek gerekir. Bence kalplerinde bu on dokuzuncu yüzyılın başarısına katkı sunacağını düşünen tüm eski moda bireycileri ve laissez-faire takıntıları için Muhafazakar Parti'nin sol kanadı dışında, artık hiçbir yer yoktur . Ben bu doktrinlerin onları, onlar olmaktan çıkaracağını çünkü doğurulan koşullarda bunların yanlış olduğunu düşünüyorum, çünkü bu denen şeyin modern koşullarda uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum. Bizim program Liberalizmin tarihi konularıyla uğraşmak amacında değil, ama bu konuların gerekli olmadığını zaten parti sorunlarının acil ve önemli sorunlar listesine bakarsak anlayabiliriz. Bizim açımızdan artık risk almak gerekir.Sonra bizim toplantılar kalabalıklar çekecek ve partimiz vücut gücü ile aşılanmış olacak..






20 Ocak 2015 Salı

KAPİTALİZMİN İYİ VE GÜNCEL VERSİYONU: YENİLEŞİM (İNOVASYON)

           Aslında iyi değil de 21.yüzyıl versiyonu da diyebiliriz. Fakat o zaman kötü bir imaj yaratabilir diye düşünerek buna yöneldim. Kapitalizmin 20. yüzyılda yarattığı etki herkesin malumu.

Fakat artık bu etki gittikçe azalmakta ve yerine yeni kavramlar gelmekte.Bunun en önemli seçeneği ise inovasyon. Peki nedir bu inovasyon; özetin özetiyle bunu anlatmaya çalışalım;

      “İnovasyon, yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet), veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır.”

         Peki neden bu kavram bu kadar önemli diye soracak olur isek, bunun en önemli açıklaması hız. Artık internetin yaşamın merkezinde olduğu herkesin malumu ve bununla birlikte en önemli isteklerden biri de çabucak işlerimizi halletmek. Uzun yazılara ya da videolara yönelmememiz de bunun göstergesi.
Konuyu daha fazla dağıtmadan bu ikilemi birleştirmek gerekirse; inovasyonun en önemli ayaklarından biri de big data(büyük veri). Bunun sayesinde de daha iyi veriler aktarılarak daha hızlı ve pratik uygulamalar yapılabiliyor ve daha kısa sürede daha çok kişiye ulaşılmasında başarılı olunuyor. İnovasyonu elbette bir tek bundan ibaret sayamayız.
      E-Ticaret, dijital/ mobil pazarlama, girişimcilik gibi kavramlar bunun en önemli ayaklarını oluşturuyor.
     Mesela artık insanların hayatları daha pratik bir hâl almış durumda ve e-ticaret bu konuda büyük bir nimet görevi görüyor. (Tabi ülkemizde bu konuda güven sorunu büyük bir sorun teşkil etse de yakın zamanda bunun da üstesinden geleceğimiz açık).

 Peki biz bu sürecin neresindeyiz? Bunu öncelikle iki tabloyla daha iyi ifade edebiliriz gibi, sonuçta yeni çağın en etkili aracı görsel :)




      Aslında bunun pek çok yolu var, neden eksik olduğumuza yönelik.Fakat artık geçmiş geçmişte kaldı ve biz iyi şeyleri konuşup daha iyisi nasıl olabilir onu düşünmeliyiz.

Öncelikle pek çok üniversitede ön kuluçka merkezleri açılıyor, İTÜ Ginova aktif olarak AR-GE çalışmalarına devam ediyor, ODTÜ Teknokent aktif olarak çalışıyor, Sabancı Üniversitesi çeşitli etkinliklerle girişimcileri inovasyona itiyor ve son olarak da Bilkent'te Türkiye'nin ilk çip fabrikası kuruluyor. Yani aslında iyi şeyler de oluyor. TEB ve çeşitli yatırımcıların işbirliğiyle de bunun bir seferberlik haline gelmesi için yoğun çaba sarf ediliyor.

Aslında biz 'normal vatandaş'ın yapması gereken tek şey, biraz daha okumak, biraz daha araştırmak ve çalışmak.. Peki hangi alanlara yönelmeliyiz? Şu anda en önemli açık yazılımda. Bu konuya bir sonraki yazımızda değinebiliriz tabi ama kısaca değinmek gerekirse; kodlama, yazılım dilleri, server gibi konularda ilerlersek kendi yazılımlarımızı çıkartıp ihraç edebiliriz. Elbette diğer alanları küçümsediğimden değil fakat artık yükte hafif pahada ağır ürünler bizi, birinci dünya ülkeleri listesine çıkartmak için en önemli ve pratik yol. Bunu yapmamız için de inovatif çalışmak işin başlangıcını ve en önemli ayağını oluşturuyor. Aslında bu konuyu burada bitirmek 'inovasyon' kavramına haksızlık olur.O yüzden şimdilik ara verip, yazı dizisinin ilk ayağını bitirmiş olalım..