Tarihi, kültürü, coğrafyası vs. ile ilgilenmiyoruz. Meraklısı için internet üzerinde geniş bir bilgi denizi zaten mevcut. Bizi ilgilendiren tarafı bu küçücük şehrin İngiltere Premier Ligi’ndeki konumu... Büyük ölçekli şehir takımları ile karşılaştırıldığında bizim Akhisar Belediyespor’a karşılık geliyor desek aslında tam yakalamış oluruz.
Hull City geçtiğimiz yıl tarihinin en büyük başarılarından birini gerçekleştirerek Wembley’e gitti ve FA Cup finali oynadı. Arsenal’e 3-2 kaybetmelerine rağmen şehir mutluydu. O gün Londra’ya şehirde yaşayan her 4 kişiden birisi tarihe tanıklık etmek için gitmişti… Onlar için kaybetseler de harika bir hafta sonu olmuştu. O maç Hull sokaklarında hâlâ konuşuluyor mu bilmiyoruz ama bugünlerde takımın sahipliği konusunda ilginç şeyler oluyor.
Hull City’yi 2010 yılında Mısırlı işadamı Assem Allam satın aldı. Kulüp büyük borç yükü altındaydı ve Allam’ın katkısıyla işler yoluna girdi, takım yükselmeye başladı. Ne var ki şehrin ekonomik gücü Hull City’i Premier Lig’de kalıcı yapmaya yetmeyecekti.
Allam takımın ismini “Hull Tigers” olarak değiştirip Asya’da ticari ürünler pazarlanabilir bir markaya dönüştürme kararı aldı. Bu şekilde ekonomik ve tanınmışlık olarak önemli bir adım atılacaktı.
Taraftar ise bu duruma katlanamazdı. Geçmiş yıllarda karanlık günler geçirip alt liglerden kurtulamasalar da takımlarının ismi onlar için kutsaldı ve Allam’a karşı direnişe geçtiler.
“Ölene dek City” adı verilen kampanya sosyal medyada büyük etki yarattı. Maçlarda açtıkları pankartlarla seslerini tüm dünyaya duyurmaya çalıştılar.
Protestolar Allam’ı çileden çıkardı. Kampanyaya adını veren “Ölene dek City” sloganına “İstedikleri zaman ölebilirler, iyi futbol istemiyorlarsa takımı bırakabilirler!” karşılığı ile cevap verdi.
Taraftar anında tepkisini gösterdi.
“Biz Hull City’yiz ne zaman istersek o zaman ölürüz.”
KAZANAN GERÇEKTEN
KAZANMIŞ OLACAK MI?
Alllam, Hull City isminin “Hull Tigers” olarak değiştirilmesi için İngiltere Futbol Federasyonu’na başvurduğunda ilginç bir cevap aldı. Taraftarların kampanyası ses getirmiş olmalı ki federasyon, “Hissedarlar ve taraftarlara sormalıyız” görüşünü bildirdi.
Allam küplere binmişti. Federasyon teklifini kabul etmezse kulübü satacağı tehdidini savurdu.
Federasyon, taraftarın protestosu karşısında oyunu onlardan yana kullanmıştı ve herkes Allam’ın yeni hamlesini beklemeye koyuldu.
Allam, gecikmeden “Sözümü tutuyorum, kulübü satıyorum” açıklamasını yapmıştı bile…
Allam’ın bu kararından aylar geçti. Henüz kulübe bir talip çıkmadı. Haliyle bu kadar büyük bir gider kapısını kimseler yüklenecek cesareti bulamamıştı. Allam bu kez takımı isteyen birisine bedelsiz olarak teslim edeceğini ilan etti.
2010 yılında yaklaşık 70 milyon sterlin ödediği kulübü gerçekten bedelsiz olarak verir mi bilinmez!
İsim değişikliğini ret kararı üzerine son çare olarak CAS’ın kapısına dayanmış durumda. Eğer istediği karar çıkmazsa sözünü tutup takımı bedelsiz devredeceğini bir kez daha dile getirdi.
CAS’tan olumlu bir haber gelmesi beklenmiyor, Hull sokaklarında şimdi Allam’a karşı kazanılan zafer’in sarhoşluğu yaşanırken, bir taraftan da gelecekte Premier Lig’den düşme riskinin sancıları yaşanıyor.
Öyle ya!
Taraftar takımı bedelsiz teslim alsa bile Premier Lig’de kalacak bütçelemeyi nasıl başaracaklar?
Yılın en ilginç futbol hikâyelerinden birisi yazılıyor. Allam için 70 milyon sterlini bırakıp gitmek ne kadar kolay bilmek zor.
Sadece şunu düşünmeden edemiyoruz. Bu 70 milyon sterlin ile Türkiye’de bir kulübü satın alsa işler nasıl ilerlerdi..
İyi pazarlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder