Günlük yaşantımızda artık markalarla iç içe geçmiş bir hâlde bulunmaktayız. Özellikle bu asırda artık hayatımızın her alanında onlara denk gelebiliyoruz. Televizyonda program arası reklamlarda, bilboardlar, üniversitelerde ve diğer pek çok yerde bazen subliminal bazense açık bir şekilde etki altında kalıyor ve ihtiyacımız olmadığı hâlde bazen o ürünü satın almışken kendimizi buluyoruz. Peki bizleri bu tüketim çılgınlığına iten nedir? Ürünlere gerçekten ihtiyacımız var mı? Gerçekten bir üst modelini almaya sebep olacak kadar fonksiyona sahip mi? Tüm bunlar aslında bu markaların bizleri algı yöntemi denilen stratejiyle ikna etmesiyle başlıyor. Peki nedir bu karşımıza bu kadar çok çıkan kavram? Nasıl ikna oluyoruz? Haydi gelin bir bakalım.
Algılama yönteminin aşamalarıyla ilgili aslında şu aşamaları belirtebiliriz:
· Hedef Kitlenin Kültürü, Değerleri ve Tutumlarını Göz Önünde Bulundurmak:
· Mesajın Yalın ve Anlaşılır Olması
· Araştırma Yapmak
· Doğruları Söylemek
· Tekrar Etmek
· Farklı Olmak
· Görselliği Önplana Çıkarma
· Duygulara ve Bilinçaltına Seslenmek
Bu aşamaları daha da somut hâle getirmek için örneklerle yola çıkmak istiyorum:
· Hedef Kitlenin Kültürü, Değerleri ve Tutumlarını Göz Önünde Bulundurmak: Mesela hedef kitlenin kültür ve değerine binaen, her ramazan ayında ramazan sofraları kurulmuştur ve insanlar akşam ezanının okunmasıyla beraber içeceklerini içerler. Ülke nüfusunun hemen hemen tamamının İslam inancında olduğunu düşünürsek bu reklam türü etkili bir nüfuza sahiptir.
· Mesajın Yalın ve Anlaşılır Olması: Yine bu reklamlarda verilmek istenen mesaj gayet nettir; 'sizinde iftar sofranızda bizim içeceğimiz bulunsun'. Çünkü hedef kitle belli bir kesim değil,tüm ülkedir.Bu yüzden ortalama bir standart doğrultusunda reklam stratejisi geliştirilmelidir.
· Araştırma Yapmak: Özellikle kuruluşların ya da şirketlerin itibarının belirlenmesi için yaptıkları ölçüm ve araştırmalar, kurumların bu alanda yapacakları iletişim faaliyetlerinde stratejik bir yol haritası oluşturmaktadır. Stratejik araştırmalarda neyin nasıl söyleneceğinin belirlenmesiyle kalmayıp, aynı zamanda iletişim çalışmaları için hangi kanalın kullanılması gerektiğinin de bilgisini sağlar. Bu bağlamda algılama yönetiminde bulunan ya da bulunmak isteyen kurum paydaşlarının ve faaliyette bulunduğu ülke ya da kültürün ortak bir algılama haritasını çıkarmalıdır.
· Doğruları Söylemek: Eğer işletmeler hedef kitleye yalan söylerse ya da yanlış bir algılamaya neden olursa onların gözünde 'yalancı' konumuna düşer ve bu şirketlerin imajını yerle yeksan edebilir.Bu konuda şirketler ise çareyi isim değiştirmekte bulsa da tekrardan eski seviyelere ulaşmaları pek mümkün olmamaktadır.
· Tekrar Etmek: Kişinin uyarı ile karşılaşma sıklığı artarsa bu uyarıya vereceği tepki çabuklaşır ve artar. Reklam kampanyasının başarısında tüketiciyi ürünün faydasına ikna etmek büyük önem taşır.Bunun için pazarlamacılar tarafından sıklıkla geliştirilen strateji, basit ürün vaatlerini tekrar etmektir. Araştırmalarda bir reklamın tekrar edilmesinin reklamı yapılan markayla ilgili hafızayı pekiştirdiği saptanmıştır. Aynı reklamın pek çok kez gösterilmesinin, önce reklamı yapılan ürüne karşı pozitif bir tutumun takınılmasını, ardından da giderek bu pozitif tutumun etkisini kaybettiği görülmüştür. Araştırmalarda, tekrarla tetiklenen aşinalığın, ürünün temel vaadine olan inancı kuvvetlendirdiği gözlenmiştir. Fakat belli bir zaman sonra çok fazla tekrar edilmiş olan bir reklam mesajı, hedef kitlenin algı eşiğini aşamayacağı için, yeni öğeler içeren reklam mesajlarıyla hedef kitlenin mesaja ve ürüne dikkat etmesi sağlanmaya çalışılmalıdır.
· Farklı Olmak: Bu örnekte ise yine bir içecek markası olan Coca-Cola'dan yola çıkmak istiyorum. En yakın rakibi Pepsi reklamlarında milyon dolarlık futbolcuları kullanırken Coca-Cola çok daha farklı bir stratejiyle penguenlerle reklam çekti ve pek çok kişiye sempatik gözüktü. Bu, geri dönüş anlamında çok daha pragmatist bir reklamcılık seçimiydi.
· Görselliği Önplana Çıkarma: Görsel algıyı yönetmek, genel algıyı yönetmenin kritik başarı faktörlerinden biridir. İnsanın bir bilboard’a, gazetedeki bir ilana ya da habere sadece iki üç saniye ayırabildiği düşünülecek olursa, görsel algılamanın önemi daha iyi kavranabilir. Böyle kısa bir süre içerisinde hedef kitlenin dikkatini çekmek, verilmek istenen mesajı iletmek, algılamasını sağlamak ve bu sürecin sonunda hedef kitlede bir davranış değişikliği oluşturmak istenmektedir. Bunu yapabilmek oldukça zordur. İletişimcini amacı doğru yöntemler kullanarak, yaratıcı bakış açısıyla zor olanı başarmaktır.
· Duygulara ve Bilinçaltına Seslenmek: Bu konuda pek çok platformda konuşulan bir '25'nci kare' durumu iyi bir örnek. İnsan beyni otomatikman bir bakışta 24 kareyi görebiliyor. Bundan daha fazlasını göz görmez fakat beyin algılayarak bilinçaltına atar. Mesela televizyonda bir film izlerken gördüğümüz 24 kare filmle ilgili karelerdir fakat 25. kare bir coca cola resmidir. biz hiç bir şeyden habersiz filmimizi izlerken aslında bilinçaltımıza coca-cola'nın reklamı gömülür ve içimizde tarif edemediğimiz bir coca-cola içme isteği oluşur. bu teknik kulağımız içinde geçerlidir. işitemeyeceğimiz frekanslarda yapılan yayınları kulağımız duymaz ama beynimiz algılar. bu şekilde aslında dinlediğimiz şeylerin içinde farkına varmadığımız telkinler olabilir.
Sonuca bağlayacak olursak algılama yönetimi kimilerine göre hedef kitleleri kendi çıkarları doğrultusunda kandırmak ve onları kendi hedefleri doğrultusunda kullanacakları birer unsur haline getirmek amaçlı bir iletişim disiplini; kimilerine göre bir ürün, hizmet veya fikri satın alma konusunda birinci aşama olan ikna etme yolunda kullanılması gereken olmazsa olmaz tekniklerin bütünüdür. İletişimin kızıl elması iknadır. İknayı gerçekleştirmek içinde ikna edilmesi gerekli olan kişi ya da hedef kitlenin algısını bilmek önemlidir. Algıyı yönetmek aslında iletişimi de yönetmektir. İletişim, algılamayı yönetmek, davranış biçimleri oluşturmak ve iş hedeflerine ulaşmak için bir araçtır. Bu açıdan yapılan işin ismi ne olursa olsun, hedef kitlesi tarafından olumlu algılanmak isteyen, imajını ve itibarını güçlü tutmak isteyen bütün büyük şirketler hedef kitlesinin zihninde yer edecek, onların algılarını etkileyecek faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Çünkü insanlar gerçeklerden çok algılarına inanırlar.Bu konuyla ilgili en geçerli gözlerden birisi Amerikan siyasetçi Henry Kissinger'a ait ; “Bir şeyin gerçek olmasından daha önemli olan o şeyin gerçek olarak algılanmasını sağlamaktır.”
Çinli general ve askerî teorisyen olan Sun Tzu'nun yaklaşık 2500 yıl önce ifade ettiği “Mükemmellik yüz savaşın yüzünü de kazanmak değildir. Asıl maharet düşmana hiç savaşmadan boyun eğdirmektir” felsefesi bir kez daha göstermektedir ki, insanlara markanızı sevdirmek, bilgi akışının doğru sağlanması, gücün kontrol altına alınması, ciddi planlamaların yapılması ve etkin pazarlama yöntemleri ile olunur..
KAYNAKÇA :
· ASNA, Alaeddin; Public Relation ( Temel Bilgiler), Der Yayınları, İstanbul, 1993
· BİNBAŞIOĞLU, Cavit ; BİNBAŞIOĞLU;Etkin, Endüstri Psikolojisi, MEB Yayınları, Ankara , 1992
· GARİH, Üzeyir; Pazarlama Tanıtım Halkla İlişkiler, Hayat Yayınları, İstanbul, 2000
· İNCEOĞLU, Metin; Tutum Algı iletişim, Elips Kitap, Ankara, 2004
· KADIBEŞEGİL, Salim; Halkla İlişkilere Nereden Başlamalı, Mediacat Kitapları, Ankara , 2001
· KOÇ, Erdoğan; Tüketici Davranışı Ve Pazarlama Stratejileri: Global ve Yerel Yaklaşım, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007
· MUTLU, Erol; İletişim Sözlüğü, Bilim ve Sanat, Ankara, 2004
· PELTEKOĞLU, Filiz, Balta; Halkla İlişkiler Nedir, Beta Yayınları, İstanbul, 2001
· SAYDAM, Ali; İletişimin Akıl ve Gönül Penceresi Algılama Yönetimi, Rota Yayınları, İstanbul, 2005
· TIĞLI, Mehmet; Bilinç Altı Reklamcılık, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi,İstanbul, 2002, Sayı:15
· ZALTMAN, Gerald; Tüketici Nasıl düşünür, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2003
· http://www.uludagsozluk.com/k/25-inci-kare/